Gazeteci-Yazar Ramazan Sarıtaş,Barış Sürecine Destek Dedi

Gazeteci-Yazar Ramazan Sarıtaş,Barış süreci ile ilgili yaptığı açıklamada; Ülkemiz barış sürecine girdi. Ağustos 1984 yılında başlayan kanlı terör olayları 29 yıl sonra barış sürecine doğru gidiyor. Bu süreçte toplam 40 bin insanımızı kaybettik. Karşılıklı acılar yaşadık. Yapılan anketlerde barış sürecine destek her geçen gün artıyor. Akil insanlar da barış sürecine katkı sağlamak için il il, ilçe ilçe geziyor, vatandaşları dinliyor ve barış sürecini anlatıyorlar.

Gazeteci-Yazar Ramazan Sarıtaş, yapılan hatalara, yanlışlara rağmen yürütülen barış sürecine herkesin destek olmasını istedi. Sarıtaş yaptığı basın açıklamasında: “PKK terör örgütünü bitirmek için hükümet barış süreci yürütüyor.  Savaş çok basittir ama barış yapmak çok zordur. Hepimiz Gülnar'da huzur ve sükûnet içinde yaşıyoruz. Barış sürecisinin zorluğunu anlatmak için iki örnek vereceğim. Birincisi hayali bir olay. Şöyle düşünelim. Gülnar'ın iki büyük köyü ve ilçenin bel kemiğini oluşturan A ve B Köyleri. Bu iki köy arasında kan davası var. Bir birlerini öldürüyorlar ve en ağır küfür ve hakaretlerde bulunuyorlar. Böyle bir ortamda huzur olabilir mi. Toplumun diğer kesimleri şöyle diye bilir mi bana ne iki köyün kavgası. Böyle düşünen ancak geri zekalıdır veya bu kavgadan nemalanan insanlardır. İki köyün kan davası ilçenin ekonomik, sosyal  ve kültürel yapısını bozar. Gülnar'ı seven ve Gülnar'da yaşayan herkes bu iki köyün barışması için çalışır. İki köyün gururunu incitmeden barışı ancak sağlayabilirsin. Her iki tarafta taviz vererek barış olur. Bir taraf burnunu dikletirse barış olmaz. Barışı sağlamak işte bu kadar zordur.

    İkinci örnek kendi yaşadığım ve gördüğüm bir olaydır. Yıl 1979 İshaklar köyü ile Kızılca köyü arasında yaşanan bir olaydır. İshaklar köyü ve Kızılca köyleri komşu köy ve akrabalıkları yüksek olan iki köydür. 1979 yazında Kızılca köyünde bir düğün var. O düğünde İshaklar köyünden biri vurularak öldürülür.  Öldürülen kişinin akrabaları iki köyün sosyal yaşantısını zehir etti. Maktul yakınları iki köyün yol ortasında durarak özellikle kızılca köylülerin erkelerini dövdüler, bıyıkları ve sakallarının yarısını kesip yarısını bırakarak köylerine gönderdiler. Hakaretler ve küfürlerle beraber insanlık onurunu ayaklar altına aldılar. Birkaç yıl bu olaylar devam etti. Bu olaylar nedeniyle bir çok insanlar köylerinden göçtü gitti. Sonunda her iki köyün ileri gelenleri yüreklerini ve cesaretlerini ortaya koydular ve bu anlamsız kavgayı, husumeti bitirdiler.

Biri gerçek biri hayali iki olayı sizlere anlatmamdaki amacım barışın zorluğunu anlatmaktır. Detaylarda boğulmayalım. Bu kavgadan kimin menfaati var ona bakalım. 1980 öncesi sağ ve sol grupların silahlı kavgası vardı. Daha sonraları görüldü ki her iki tarafa silahı veren tedarik eden kişi tek elden. Sonuçta ne oldu. Sağcı ve solcu ama okuyan ve geleceğimizin aydınlık yarınlarını kuracak üniversite ve lise gençliği idi. 5000 fidanımızı kara toprağa verdik. Ülkemiz yıllarca geri kaldı. Kavgalardan geleceğimize bakamadık. 1980 sonrası şer odakları ülkemizde oluşan huzur ve sükûnetten rahatsız oldu ve bu terör olaylarını organize ettiler. Yaklaşık 40 bin insanımızı kaybettik. 400 milyar dolar ekonomik kaybımız var. Maddi ve manevi kaybettik. Bir birimizle uğraşacağımıza bizleri kimler bu hale getirdi ona bakalım.

Hükümetin yürüttüğü bir barış süreci var. Yaptığı yanlışlarda vardır. Barış daha önemli. Eleştirilerinizi yapın. Yanlışları söyleyin. Deve kuşu gibi kafayı kuma gömüp inadına sözde barış, özde savaş istemeyin. Bu barış sürecinde içimizi acıtacak olaylarda görüyoruz ama barış daha önemli. Herkesten ricam aydınlık yarınlarımız için, huzur ve güven içinde yaşayabilmek için, gençlerimizi, fidanlarımızı kara toprağın bağrına değil, kan kokan ideolojilerin peşinden değil, sevgiyle büyüyen, çalışmaları ile dünyada adından söz ettiren bir gençlik yetiştirelim. Güçlü bir Türkiye için hepimiz elimizi taşın altına koyalım. Bunun için de illa barış illa barış diyelim”dedi.

Yorumlar